İsrail’de hükümetin “yargı düzenlemesi” reformu mu yoksa darbe mi?
İsrail’de aşırı sağcı hükümetin “reform” olarak sunduğu, muhalefetin ise “demokrasiye darbe girişimi” olarak nitelendirdiği yargı düzenlemesi adımlarına ilişkin tartışma derinleşiyor.
Likud Partisi Genel Başkanı Binyamin Netanyahu liderliğindeki İsrail koalisyon hükümeti, Meclis çoğunluğuna dayanarak yargı yetkisi için düzenleme yapmaya çalışıyor.
Adalet Bakanı Yariv Levin 5 Ocak’ta Yüksek Mahkeme’nin yetkilerini sınırlayan ve yargının yargıçların seçimi üzerindeki etkisini azaltan bir yasa çıkarmayı planladıklarını duyurdu.
Koalisyon hükümetinin yargının bazı yetkilerini Meclis’e devretmeye yönelik saldırıları, başta Yüksek Mahkeme olmak üzere hükümette, İsrail yargı sisteminde ve İsrail sokağında gerginliğe yol açtı.
İsrail muhalefet partileri, hükümetin hazırladığı “yargının yetkilerini kısıtlayan ve yargıçların atanmasında daha fazla yetki öngören” yasal düzenlemeyi, yargının yasama ve yürütme üzerindeki denetimini zayıflatmayı amaçlayan bir “darbe girişimi” olarak değerlendiriyor.
Muhalefete göre Meclis’teki çoğunluğu nedeniyle yasama yetkisini elinde bulunduran Netanyahu hükümeti, yargı sistemine ilişkin yapmaya çalıştığı düzenlemenin kapsadığı 4 madde ile yargıyı yürütmenin denetimine alacak.
Tartışılan maddeler, Yargıtay’ın Meclis tarafından çıkarılan bazı kanunları bozma yetkisinin kısıtlanması, yargının hükümetin yetkisi altında atanması, Yargıtay’ın yürütmeye müdahalesinin kaldırılması ve kanuni hükümlerin belirlenmesinden oluşmaktadır. bakanlıklarda müsteşarlar siyasi atamalarla.
Halihazırda ülkedeki en yüksek yargı mercii olarak görev yapan Yargıtay, Meclis’in çıkardığı yasaları “yarı anayasal” kabul edilen “temel yasalara” aykırı gördüğü durumlarda bozma yetkisine sahiptir.
Yönetmelik ile neler değişecek?
Yargı yönetmeliğine göre yargıçları seçecek kurul, Yargıtay Başkanı, Yargıtay Başkanı ve Adalet Bakanlığınca atanan 2 emekli yargıç ile Adalet Bakanı’nın da aralarında bulunduğu 9 üyeden oluşacak. Adalet, hükümetin atayacağı 2 bakan ve 3 milletvekili.
Yazılı bir anayasası olmayan İsrail, kuvvetler ayrılığının yanı sıra insan ve yurttaşlık haklarını düzenleyen “bir dizi temel yasaya” sahiptir. Meclis’in çıkardığı kanun temel kanunlara aykırı ise Yargıtay’ın değerlendirmesi uygulanır.
Yargı düzenleme taslağı, bakanlıklarda görev yapan müsteşarların, hükümet müsteşarlığı yerine doğrudan hükümet tarafından atanmasını ve bakanlıklara bağlanmasını öngörmektedir.
Likud Partisi ile Dini Siyonizm Partisi’nin koalisyon hükümeti kurma anlaşması kapsamında müsteşarların atanması konusu dikkat çekiyor.
Hükümet: Adli düzenleme demokrasiyi güçlendiriyor
İsrail hükümeti, yargı düzenlemesi yoluyla yasama, yürütme ve yargı erkleri arasındaki dengeyi sağlayarak demokrasiyi güçlendirmeye çalıştığını savunuyor.
Başbakan Netanyahu, 8 Ocak’ta yaptığı açıklamalarda, yargı reformlarının seçmen iradesini temsil ettiğini ileri sürerek, “Yasama, yürütme ve yargı arasındaki denge, özellikle son birkaç yılda 20 yılda giderek daha fazla bozuldu. Bu dünyada eşi benzeri olmayan bir durum. Bu bir gerçek.” söz konusu.
Netanyahu liderliğindeki hükümetin Adalet Bakanı Yariv Levin, düzenlemenin Yüksek Mahkeme’nin maddeleri ve hükümet kararlarını iptal etme yetkisini kısıtlamayı amaçladığını belirtti.
Levin, yönetmeliğin yargıçların seçim sürecini de değiştirdiğini ve Adalet Bakanlığı’na bağlı olarak görev yapan müsteşarlar yerine müsteşarların kendi hukuk danışmanlarını atamalarına izin verildiğini kaydetti.
“adli darbe”
Eski Başbakan Yair Lapid liderliğindeki ana muhalefet, bu düzenlemeleri “yargıya darbe” ve “demokrasiyi bitirme girişimi” olarak değerlendiriyor.
Lapid, 9 Ocak’ta yaptığı açıklamada, “O (Netanyahu) otoriter darbesini tamamladığında, İsrail demokratik olmaktan çıkar. Zayıflar için bir sığınak da olamaz.” sözlerini kullandı.
Eski Savunma Bakanı Benny Gantz da yargının her kademesinde yapılacak reformların siyasilerin değil devletin ihtiyaçlarını karşılaması gerektiğine işaret etti.
Siyasilerin söz konusu düzenlemelerle ilgili açıklamalarının gölgesinde, hükümetin “yargıyı zayıflatma girişimlerini” ve “aşırı sağcı politikaları” protesto eden binlerce İsrailli, Tel Aviv’de toplandı.
yargının zayıflaması
İsrail Demokrasi Enstitüsü, söz konusu düzenlemenin “yargının yürütme ve yasama organları üzerindeki denetimini zayıflattığını ve gücün yasama organını kontrol eden koalisyonun elinde toplanmasına yol açtığını” bildirdi.
Tel Aviv Üniversitesi’ne bağlı Enstitü yakın tarihli bir çalışmada, “tüzüğü destekleyenlerin (hükümet ve Parlamento’daki koalisyon) bu adımın yargıyı sorumluluktan uzaklaştırmak için gerekli olduğunu savunduklarına” dikkat çekti.
Muhalefet, düzenlemelerin hızla tersine çevrilmesine işaret ederek, İsrail’in yürütme organı üzerindeki kontrolün kaldırılmasının İsrail’in sivil özgürlüklerini, ekonomik refahını ve uluslararası prestijini tehlikeye atacağı görüşünü benimsedi.
Araştırmada, yasal reform planları; İsrail’de ve yurtdışında muhalefet partileri, akademik dünyadan birçok isim ve hukukçular tarafından ağır eleştirilere maruz kaldığı belirtildi.
Yönetmeliğe yöneltilen eleştirilerin sadece demokrasi kaygılarından değil, bu girişimin eşi görülmemiş hızından kaynaklandığı vurgulandı.
Kanun için reform paketinin yasalaşma süreci çoktan başladı; TBMM’deki Anayasa, Hukuk ve Yargı Komisyonu’nun son dört haftadır her gün Cumhurbaşkanı’nın sunduğu yasa tasarısını görüştüğüne dikkat çekildi.
İsrail’de Benjamin Netanyahu hükümetinin yetkilerini kısıtlayan ve yargıçların atanmasında hükümete söz hakkı tanıyan söz konusu yasa tasarısı, hafta başında yapılan ilk oylamada Meclis’ten geçti.